Bin Dolara Feda Taşın Toprağın!

 


Sevgili okuyucular, sizlere son zamanlarda Türkiye’de çokça yatırım yapılan güneş enerjisi panelleriyle ilgili beni oldukça rahatsız eden bir konudan bahsetmek istiyorum. Burdur yerlilerinden ve hatta özellikle çiftçilerinden aldığım bilgiler nihayetinde içimi cız ettiren bu konu, eminim sizleri de benim kadar etkileyecektir.

Burdur’da farklı bölgelerden çiftçilerle yaptığım görüşmeler sonucunda pek çok tarlanın satıldığını ve çoğu çiftçinin üretimi bıraktığını gördüm. Konuşmalar nihayetinde ilgimi çeken husus belli tarım arazilerinin, kimliği belli olmayan yabancı kişilere, normal tarla değerlerinin biraz üstünde fiyatlarla hızlı bir şekilde satılıyor olmasıydı. Bunun üzerine sosyal medya hesaplarımdan bu konuyu dile getirsem de olayın tam olarak ne olduğunu henüz anlayamamıştık. Biraz irdeleyip yerli halk ile diyoloğumu artırınca, durum üç aşağı beş yukarı ortaya çıktı. Çinli şirketler, bölgedeki bazı vatandaşları aracı yaparak Burdur civarından pek çok araziyi satın alıyormuş. Bu arazilerin satış fiyatları, tarım için satılan arazilerin değerinin üstünde gibi görünse de güneş enerjisi sistemlerinin getirisi düşünüldüğünde aslında gerçek değerinin çok altına satıldığı anlaşılıyor ki pek çok kişi uzun bir süre sattıkları toprakların ne için kullanılacağını bilmeden körü körüne satmış ve kendisine Burdur, Antalya ya da Isparta civarından güzel bir ev almış bile. Sıra tapu devrine gelince satın alanların yabancı kimseler olduğunu gören vatandaş şaşırsa da satmaktan vazgeçmek için artık çok geç oluyor. Bu yabancı isimlerin ise bir süre sonra Çinli olduğu ortaya çıkıyor. Bu bölgeden alınan arazilere güneş enerjisi panelleri yapacak ve yaptığı masrafı bir yıl bile geçmeden fazlasıyla çıkaracaklar. Öyle ki şimdiye kadar benzer projelerin başladığı arazilerde durumun bu şekilde olduğu da açıkça görülmekte. Bu durum karşısında verimli arazilerin satışıyla ilgili yasak hususunu dile getirip münkün olmadığını söyleyenleriniz olabilir. Maalesef ülkemizde yazılı kanunlar ve gerçekte olanlar arasında ciddi bir kopukluk var.  

 Burdur GES

Çin’in, dünyanın en büyük Güneş Enerji Sistemine (GES) sahip ülkesi olduğu bilinen bir gerçekken aslında işin arkasında ne olduğunu anlamak tabi zor olmamalıydı. Çin’in, Hindistan ve Mısır gibi ülkelerde de buna benzer stratejilerle Güneş Tarlarını gün be gün katladığı düşünülürse Türkiye’nin bu aşırı zor olmayan yenilenebilir enerji sistemi geliştirme ve kurmayı kendi politikası haline getirmek yerine Hindistan ve Mısır gibi olmayı tercih etmesinin faturasını ise önümüzdeki senelerde elbet vatandaş ödeyecek.1.

Çin’in yatırım adı altında ülkemize verdiği zarar sadece GES ile de bitmiyor. Belki duyanlarınız olmuştur belki de çoğunuz şaşıracaksınız; Burdur bir süredir zaten Çinli iş adamları tarafından işgal edilmiş durumda. Hatta doksan bin nüfuslu, henüz alışveriş merkezi bile olmayan, küçük sayılabilecek bu şehre iki üç tane Çin Restoranı çoktan açıldı. Mermer işiyle uğraşan bu kişiler, Burdur ile Antalya iklimi arasında set olarak duran dağları bir hayli eritti.2. Bunun sonucunda doğal olarak Burdur’da da nem oranı beklenenden daha fazla arttı. Doğanın katledilmesi ve mermerin tozu da cabası ki bu bölgede astım hastalıklarıyla ilgili şikâyetler bir süredir artmakta.

Dönelim asıl meselemiz olan güneş enerjisi panellerine. Bu konularda bilgi sahibi olan mühendisler ile görüştüğümde, alıcıların arazileri satın almak için ödedikleri ücreti zaten güneş panellerinden bir yıl içinde fazlasıyla çıkartacaklarını öğrendim. Yani bu topraklar için ödenen meblağlar normal tarım arazileri için yüksek gibi görünse de güneş enerjisi panelleri devreye girdiğinde bu toprakların çok daha yüksek değer biçilebilecek araziler olduğu anlaşılıyor. Arazilerin değerinin çok altında satışının yapılmasına ise devletimiz maalesef göz yumuyor. Olay hakkında bilgisi olmayan vatandaş da konuyu araştırmadan, anlamadan oltaya atlıyor.

Bu hikaye sonucunda hem çiftçiler tarım arazisi olarak kullanılan tarlalardan oluyor hem de ederinin çok daha altında ödemeler yaparak Çinli şirketler Burdur’da pek çok arsanın sahibi oluyor. Denetimsiz topraklarda az verip çok kazanacakları oldukça karlı bir yatırım yapıyorlar. Oysa bu kazançlı ve doğa dostu proje devlet eliyle yapılmış olsaydı hem bir nebze acımasız elektrik zamlarının önüne geçilebilir hem de çiftçi toprakları kiraya vererek düzenli kazanç sağlayabilirdi. Üstüne herhangi bir kıtlık durumunda da tarım arazisine tekrar çevrilebilirdi ki son dönemlerde yaşananan gıda kıtlığının katlanarak artacağı apaçık gözler önünde olan bir zamandan geçerken, verimli arazilerin böylesine baba malı gibi satılması, akılsız ve bencil yöneticilerin günü kurtarma politikalarının ardı arkasının kesilmediğini gözle önüne seriyor.

Hatırlarsınız, önceki dönemlerde Güneydoğu Anadolu’da mayınlı arazilerin temizlenmesi için yapılan ihale İsrail şirketlerine verilmiş, karşılığında da topraklar kırk dokuz yıllığına kiralanmış ve bu konu toplumda oldukça kötü karşılanmıştı. Oluşan kamuoyu nedeniyle de ihalelerin iptal edildiği açıklanmıştı. Şu anda doğrudan toprak arazisi alımı söz konusu olmasına rağmen kimseden ses çıkmıyor. En azından bu araziler yabancılara satılmak yerine, yine kiraya verilseydi bir süre şirketler gelir elde etse de kullanım hakları dolduktan sonra topraklar da paneller de milletimizin olurdu. Çin benzer stratejileri aynı şekilde Afrika Bölgesinde de yoğun olarak uyguluyor. Bu durumun böyle devam etmesi önümüzdeki senelerde devletimiz ve milletimiz için büyük bir tehlike arz ediyor. Çiftçi ‘‘Bin can feda bir tek dostuna…’’ dediği toprağını, ekonomik yetersizlik ve kötü yönetim sebebiyle bin dolara feda ediyor. Maalesef yönetimsizlik bizi hem tarımdan hem panelden hem de topraktan ediyor. İnsanın içi cız ediyor, diyecek bir şey bulamıyor...

Yorumlar